– Anne, baba ben sanatçı olmak istiyorum.
Resim çizmek mesela ilgimi fazlasıyla çekiyor.
– Yavrum, altın bileziğin olsun resmi hobi olarak yaparsın.
Bu diyalog bir yerlerden tanıdık geldi mi?
Aslında çok içimizden ama neden?
Neden sorusunun cevabını bulmak için her şeye en baştan başlıyoruz.
Nedir bu sanat dediğimiz?
En genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak tanımlanır.
Yaratıcılık ve hayal gücü derken ne demek istiyor?
Sanatın tanımında gördüğümüz “yaratıcılık” ve “hayal gücü” bizlere insanın kafasında üretmiş olduğu her türlü şeyden bahsediyor. Belki bir öykü kurgusu, kimse tarafından çizilmemiş bir resim, duyulmamış besteler ve birçok şey buna örnek olabilir.
Tüm bilgimizi toplarsak sanatın yeni şeyler üretmek üzerine kurulu olduğunu anlayabiliriz.
Bu kısa bilgilendirmeden sonra asıl konumuz olan eğitimde sanatın yerini konuşmaya başlamak istiyorum.
Bu konunun toplumsal düzeyde bir tabuya dönüştüğünü düşünüyorum. Böyle olmasının tek sebebi okullarda sanat adı altında haftada birer saat verilen, bir saat içerisinde ise öğrencilere yıl sonu gösterisi hazırlatılan dersler.
Sanat eğitimi sanıldığının aksine disiplin gerektiren bir iştir. Öğrencilere verilen boş ders izlenimi eğitimde sanat konusunu fazlasıyla zedeler. Okullarda alınan eksik eğitim velilere de doğrudan etki etmekle beraber sanata karşı büyük bir ön yargı oluşturur.
Peki çocuklar?
Sanat ruhun gıdasıdır diye boşuna dememiş büyük düşünürler, sahiden öyledir. Sanat ruhu besler, olgunlaştırır ve özgürleştirir. Sanat ile tanışmayan çocuk ruhu ile tanışamayan çocuktur. Yani kendisini keşfedemeyen yaşı ilerledikçe kendi doğru yönü zor bulacak çocuktur.
Okuyunca kulağa kötü geliyor değil mi?
İstemediğimiz halde çocuklarımızı kendilerini keşfetmelerinden alıkoyuyoruz ve bunu fark edemiyoruz.
Aslında anlatmak istediğim şey şu;
Çocuk eğitiminde sanat yaratıcılık ve ruhani keşif yönünden çocuğu besler. Sanat ile beraber yeni bir disiplin öğrenirken, kendini bulmayı öğrenecek ve zamanı geldiği anda kendisi için en doğru kararları verebilecektir. Pek tabii sanat ile bir arada olmanın kaçınılmaz sonu olan sonsuz bir hayal gücü ve üretim isteği ile dolacaktır.
Çocuğunuzun eline renkli bir kalem vermek ya da bir sanat dalına yönlendirmek ne kadar keyfi ve gereksiz görünse de aslında çocuğunuza geleceği için çok doğru bir yatırım olacaktır.
Peki o zaman geldiğinde ne olacak?
Çocuğunuzu sanata yönlendirdiğinizi hayal edin. Artık meslek seçimi dönemine gelmiş ve sizin onunla tanıştırdığınız sanat dalını profesyonel olarak icra etmek istiyor ve diyor ki “Anne, baba ben sanatçı olacağım.” İşte o an size verebileceğimiz tek öneri ruhunu keşfetmesini sağlayan sanat ile bir yaşam sürmek istiyorsa bunu desteklemeniz çünkü bu ne ayıp ne de kötü bir şey. Hatta üretmeyi seven bir çocuğunuz olduğu için sevinmeli ruhunu başka ruhlara iyi gelmesine kullanmasına izin vermelisiniz.
Çocuğunuza, yeteneklerine ve en önemlisi onun hayallerine lütfen güvenin.
Sanat dolu günler dilerim.
İrem Polat